3 Şubat 2010 Çarşamba

SORUMSAK

“Neden var bu hayvanın kamburu?”
Diye söylenip durdu hayatı boyunca.
“Hörgüç” dediler, anlamsız kaldı.
“Quasimodo olacak bu”

diye fısıldadı geceleri yastığına.
“Öyle olsa çalmaz mıydı bir tanecik çan ama?”
“Belki boyu kısa kalmıştır ve ürküyordur kulelerden”diye düşündü sonra.
Ne yapsa bir işaret bulamıyordu hayvanın şu çirkin adam olduğuna.
“Senden daha güzel ya!”
Diyordu karısı o zaman bakmadan suratına.
Zaman harcayamazdı o şimdi bunu tartışmaya.
Horultuları bile doluydu takla atan kamburlarla.
Her biri de sırayla çalardı koca çanları ardı ardına.
Öyle ki; eğitti adam onları gün be gün sabırla.
Daha yamuk görünüyorlardı ama
Her sabah 6'da uyandırıyorlardı onu artık çanlarıyla.
Tıpkı bir asker gibi dikilirdi adam o zaman yatağında
“Robot gibi adam” diye söyleniyordu bu kez de karısı.
“Neden var tatil günleri? Daha fazla rüya görmek için değil mi?
Dava etmeli bu adamı! Düpedüz haneye tecavüz canım bu!”
Ne karısının söylenmeleri ne de karanlıktaki çan sesleri
Dindirebildi aklındaki sorunun şiddetini;
“NEDEN? NEDEN? NEDEN?”
Kedisi doğurdu, torunları oldu,
Evi satıp bağlık bahçelik yerlere tutundu.
“NEDEN? NEDEN? NEDEN?”
Sormayı bir an olsun durdurmadı.
Torunları her “Neden dede” diye seslenişlerinde ona,
Merak ettiğini sanıp onların da aynı şeyi
“Ben de merak ediyorum, neden?” diye karşılık verdi.
Yaşlandığında bir çekirgeye dönüşmeden önce
Kocaman bir çıkıntı belirdi sırtında.
Dehşete kapıldı ilkin.
Daha da büyüyecek diye korkudan gözünü kırpmadı geceleri.
Öylesine emindi rüyasındaki kamburlardan birinin içine düştüğünden.
Sorusu bir süre sustu kaldı.
Uykusuzluk kamburlarını yanıbaşına taşıdı.
O kadar uzun zaman baktı ki aynı yere;
“Neden?” diye sorduğunu bile unuttu.
Yaratıcı başını okşadı o zaman adamın;
“Affet beni buruşuk çocuğum.
Kafam bunca karışık olmasa
Daha anlamlı bir yol sunardım sana.”

1 yorum: